'Üsküdar’da sabah oldu' atasözünün hikâyesi
Bu atasözü, “işe geç kalmak, fırsatları kaçırmak” gibi mânâlarda kullanılır. İşte hikâyesi...
'Üsküdar’da sabah oldu' atasözünün hikâyesi
Üsküdar’daki Selatin (sultanların)camilerinin ikisi ön plânda olduğundan daima göze batar. Birincisi, Üsküdar iskele meydanındaki Yeni Camidir. İkincisi de, iskele karşısındaki Mihr’i Mah Sultan Camisi’dir.
Bu camilerin güzel ve gür sesli müezzinleri, sabah ezanlarını karşı yakadaki müezzinlerden her zaman daha önce okurlarmış.
Maksadları, Yıldız Sarayı’ndaki padişaha, sabahın bu sakin vaktinde seslerini duyurmak, dikkatini çekmek, eh birazcık ihsan görmek, belki de saraya müezzin atanmakmış.
Hatta bir vakitler, sultan II. Abdülhamit’e misafir gelerek Yıldız Sarayı’nda kalan Alman İmparatoru Wilhelm, bu kuvvetli ve güzel sesin, bir insan sesi olduğuna inanamamış.
Üsküdar’da sabah ezanları okunurken Beşiktaş’taki ahali ve esnaf uyanır, herkes çoluk çocuğunu, çırağını kalfasını, işçisini uyandırırmış.
Uykuya doyamayıp da, “Aman babacığım daha erken, aman ustacığım daha vakit gelmedi,” şeklinde uyku sersemi sızlanan gençlere:
“Hayır vakit tamamdır, duymuyor musun, dinle bak, Üsküdar’da sabah oldu” derlermiş.