Bir Annenin Ölü Oğluna Yazdığı Mektup Canım Oğlum

Bir Annenin Ölü Oğluna Yazdığı Mektup Canım Oğlum
Bir Annenin Ölü Oğluna Yazdığı Mektup Canım Oğlum Menekşe Yalçın


Saat gecenin üçü şimdi; seni yitireli beri uyuyamıyorum ve seninle çekildiğimiz fotoğraflara bakıyorum hep. Senin şehit olduğun söyleniyor ve buna sevinmem bekleniyor benden. Bir senatör, bir bürokrat, bir politikacı sevgisiz olabilir; ama bir halk, sevgisini yitirmişse, ben o halka dahil değilim.
Sana kıyıldığını sevgilinden öğrendim. Telefonu açtığımda, ağlamasını duydum. Hiçbir şey demedik birbirimize biliyor musun; ağladık yalnızca…
Beni sevgilinle tanıştırdığından beri iki çocuk annesiyim. Benim kızım oldu o güpgüzel can; bugün dedi ki, ” beni sakın bırakma…” Bana, “beni sakın bırakma” diyen bir canla tutunacağım hayata…
Öyle çok fotoğraf, öyle çok hatıra, öyle çok sevgi biriktirmişiz ki oğlum; birkaçını anımsatayım sana olur mu? Bisiklete binmeyi çoğu zaman babalar öğretir çocuklarına. Ama baban tez canlıydı biraz ve sen demiştin ki ona, “annem daha sabırlı; ben annemle çalışacağım!” Seninle yaptığımız en güzel çalışmalardan biriydi bisiklet çalışması! Fasulye ayıklardık beraber; sen bir keresinde demiştin ki bana, “anne, dünyanın tüm açları doyacaksa, fasulye ayıklayalım hep olur mu?” Bunu dediğinde ilkokul ikide ya da üçteydin sanırım. Yoksul komşularımız vardı ve aşlarımızı tattırmayı bahane edip beraber doyardık huzurla. Bir de, ne geldi aklıma biliyor musun; ilk fotoğrafını çektiğin bendim. Bir fotoğrafa bakmıştın, bir de bana .”Anne, bir şey söyleyeceğim sana ” demiştin. “Söyle oğlum” dediğimde, susmuştun uzun uzun. Bana sarılmıştın sımsıkı; “iyi ki başkasının annesi değilsin, benim annemsin” dediğinde, gözleri dolmuştu ikimizin de…
Metanetli olmamı, üzüntümü belli edersem düşmanların sevineceğini söyledi bir akrabamız. Babana dedim ki, “beni kimselerin olmadığı bir yere götür.” Anladı beni baban ve çok uzaklara gittik. Deniz kıyısıydı gittiğimiz yer ve yalnızca ben ve baban vardık orada. Denize doğru figan ettim; duyurdum isyanımı, kederimi, sitemimi…
Cenazende bulunamadığım için özür dilerim oğlum. Biz birbirimizden hiçbir şey saklamadık; ne zayıflığımızı, ne yorgunluğumuzu, ne de incitilmişliğimizi. Babana ilk çektiğin fotoğrafı verdim, kendi fotoğrafımı; “bunu mezarına koy yavrumun” dedim…
Seni koynumda uyuttuğum fotoğrafa bakıyorum şimdi. Bebek kokusunu ne bilsin cana kıyanlar; ne bilsin anne kokusunu savaş tüccarları, diktatörler, biat edenler…Yirmi bir yaşındasın; ama bebeklikteki kokunla duyumsadım seni her zaman ve sen bana son konuşmamızda dedin ki, “anne, kokunu özledim senin”…
Sen, baban, sevgilin ve dostlarımız vatanıydık birbirimizin; bir de hayvanlar, doğa ve bütün güzel insanlar… Askerliğe vatan hizmeti deniliyor ya hani, biz çok güzel hizmet ettik birbirimize; sevgiyle, barışla, şefkatle…
Metanetli olmayacağım oğlum; çok yanıyor canım ve yanan canımın içinde sen varsın bir tanem. Hiç askerlik fotoğrafın yok; askere gitmek için vedalaştığında bizimle, “anne, inşallah ölmem” demeni unutmayacağım…
Saat sabahın beşi şimdi; seni yitireli beri uyuyamıyorum ve seninle çekildiğimiz fotoğraflara bakıyorum hep. Senin şehit olduğun söyleniyor ve buna sevinmem bekleniyor benden. Ne anne yüreği umurlarında, ne barış dili, ne de can sağlığı; benim dinim de, bayrağım da, vatanım da sensin oğlum…
İyi ki annenim senin, iyi ki oğlumsun benim… Biz çok güzel bir vatandık ve çok güzel hizmet ettik birbirimize; anne kokusu, bebek kokusuna karışmıştı vatan hizmetimizde…
Sana her gece bir mektup yollayacağım; şimdilik hoşça kal oğlum…
Ergür Altan

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
En düşük emekli maaşı ne kadar olacak?
En düşük emekli maaşı ne kadar olacak?
Kraliçenin ölümünü bilmişti: 2025 kehanetleri sosyal medyayı salladı
Kraliçenin ölümünü bilmişti: 2025 kehanetleri sosyal medyayı salladı