Leonardo da Vinci’nin meşhur ‘son yemek’ tablosu.
Sadece sanat tarihi değil neredeyse insanlık tarihini en çok uğraştırmış eser.
Nasıl olmasın?
Hz. İsa toplanmış havarileriyle, son konuşmasını yapıyor.
Ama ne konuşma: “İçinizden biri bana ihanet edecek!”
İhanet! 12 yüz. 12 farklı reaksiyon.
İşte Da Vinci’den ‘o anı’ resmetmesi isteniyor.
***
Leonardo gelenekleri yıkan bir sanatçı.
Fakat öylesine titiz ki bir süre sonra işvereninin keyfini kaçırıyor.
Çünkü 2 yıl geçmesine rağmen tablo bir türlü bitmiyor.
Leonardo’nun yavaşlığı manastır başrahibinin sabrını tüketiyor.
Birkaç fırça darbesinden sonra gün boyu ortalıkta gözükmemesi dedikodulara sebep oluyor. Oysa Leonardo her bir havari için Milano sokaklarında bir yüz arıyor.
O yüzü önce tüm ayrıntılarıyla zihnine nakşediyor.
Günlerce izliyor, sonra da sokaktan bulduğu canlı modellerle resmi tamamlıyor.
Aslında tablonun büyük bir kısmı hızla bitiyor.
Fakat iki kişinin yüzü eksik kalıyor.
İsa ve Yehuda. Peygamber ve hain!
İşte bu iki yüzden dolayı Leonardo tabloyu bir türlü bitiremiyor.
***
İkinci yılın sonunda nihayet genç bir öğrencinin yüzünde aradığı hem bu dünyaya hem de öteki dünyaya ait masumiyeti yani İsa’yı buluyor.
Geriye bir tek Yehuda kalıyor.
Sokaklar, köprü altları, limanlar, barlar, hapishaneler, bakmadık yer kalmıyor.
Ama bir türlü ihanetin yüzü yok.
Sonunda başrahip, resmi sipariş eden Ludovico’ya Leonardo’yu şikâyet ediyor.
“Bitmeyen yalnızca Yehuda’nın başı. Bir yılı aşan bir süredir Leonardo resme dokunmadığı gibi, görmeye bile bir kez geldi.”
Ludovico hemen Leonardo’yu çağırtıyor.
Leonardo başrahibin kendisini şikâyet ettiğini anlıyor ve koruyucusuna şu ironik cevabı veriyor...
“Ekselansları bitirilmesi gerekenin yalnızca Yehuda’nın başı olduğundan haberdarlar. Herkesin bildiği gibi, o kötülüğüyle göze batan bir alçaktı. Dolayısıyla günahkârlığına uyan bir çehreyle betimlenmeli. En azından bir yıldır, gece gündüz her gün kentin tüm haydutlarının yaşadığı Borghetto’ya gidiyorum. Ancak henüz aklımdakine uygun kötülükte bir yüz bulamadım. Bu yüzü bulduğumda resmi bir günde bitireceğim. Ancak eğer araştırmam sonuçsuz kalırsa, ekselanslarına beni şikâyet etmeye gelen ve aranan özelliklere tam uyan başrahibin çehresini kullanacağım.”
***
Bu ironik cevap karşısında Luduvico kahkahayı patlatıp Leonardo’ya aramaya devam etmesini söylüyor.
Rivayet o ki yaklaşık bir sene daha Leonardo aramaya devam ediyor.
Ve sonunda aradığı yüzü bir hapishanede buluyor.
Uzun süre hapishanede bulduğu mahkûmu uzaktan izleyerek çiziyor.
Hem zihnine hem de not defterine.
Ve sonunda oturup bir günde tabloyu tamamlıyor.
Olan bitenden habersiz mahkûm nasıl bir resimde yer aldığını öğrenmek istiyor
Leonardo mahkûma tabloyu gösterince mahkûmdan çok Leonardo şaşkınlık geçiriyor.
Çünkü mahkûm “Ben bu tabloyu biliyorum” diyor.
Leonardo şaşkın: “Nasıl olur, henüz kimse görmedi, nereden biliyorsun?”
“Bu hallere düşmeden önce öğrenciyken bir manastırda bu tablo için İsa olarak modellik yaptım!”
Mahkûmun cevabı, birçokları için tablonun kendisi kadar önemli...
Leonardo için belki de en büyük ilahi oyun.
Kim İsa, kim Yehuda?
Kim inançlı, kim hain?
Kim iyi, kim kötü?
***
Da Vinci’nin son yemek tablosu hakkında bugüne kadar çok şey söylendi.
Ama galiba en önemlisi o mahkûmun hikâyesi.
Kim inançlı, kim hain?
Kim iyi, kim kötü?
Var mı bundan ilerisi?
ALINTI