Temmuz sıcağının kenti teslim aldığı ve insanları hareketsiz bıraktığı öğle saatleriydi.
Orta yaşlı bir hanım, kadınlar tuvaletinin kapısından feryatlarla dışarı fırladı.
Caminin bahçesindeki dernek binasının önünde miskin miskin oturan bir grup yaşlı adam, kadının sözleri üzerine sandalyeleri devirerek ayağa kalktı:
- İçeride erkek var, erkek var, diyordu kadın, az önce apar topar çıktığı kadınlar tuvaletini göstererek...
“Normal zamanda” bu kadar erkeğin bulunduğu bir cami bahçesinde sesli konuşması mümkün olmayan kadının, üstelik feryat figan bağırması, o yaşlı insanların kendilerinden beklenmeyecek bir hızla kadınlar tuvaletine doğru koşuşturmasına sebep oldu.
H H H
Çoğu yaşlı on kişiye yakın insanın gürültüler patırtılar arasında biraz sonra içeriden döverek çıkardıkları kişi, bir pazarcıydı.
Başında kasketi, oduncu gömleğinin üzerine geçirdiği yeleği, parmağında şövalye yüzüğü, tüysüz yüzüne inat kalın kaşlarıyla ellili yaşlarda biri...
H H H
Aldığı darbelerle hastaneye kaldırıldığı için olay ertesi gün yerel basına yansıdı. Böylece pazarcı ile ilgili net bilgiler ortaya döküldü:
Elli dört yaşındaydı.
Dört çocuğu vardı.
Daha yirmi dokuz yaşında iken, eşi ölmüştü.
Bir daha evlenmemişti.
Yirmi beş yıldır duldu.
Erciyes Üniversitesi Onkoloji Servisi’nde kanser teşhisi konulalı iki buçuk yıl olmuştu.
Kayseri ve civarında, çocuklarıyla birlikte pazarlamacılık yapıyor, çoğunlukla deterjan satıyordu.
Çocuklarına iş bulmak için çalmadık kapı bırakmamış ama hiçbir denemesinde başarılı olamamıştı.
Kendisinin de herhangi bir sosyal güvencesi yoktu.
H H H
Pazarcı, kadınlar tuvaletinde yakalanıp dayak yediği olayın ertesi günü akşamüzeri, kapısında bir polisin nöbet tuttuğu hastane odasında kendisini ziyarete giden gazeteciye şunları söyledi:
“İki buçuk yıldır tedavi görüyorum ama bu tedavi lafın gelişi... Maalesef burada ilaç bulmak çok zor... Artık anladım ki, hayat boşmuş. Kendimi çocuklarıma adadım, şimdi yolun sonuna geldim. Acılar içinde kıvranıyorum. Bu dünyadaki nefes sayımın bitmekte olduğunu hissediyorum. Çektiklerimin cümle âleme duyurulmasını çok isterdim.”
H H H
Gerçekten de pazarcının yazılmaya değer hazin bir öyküsü vardı.
Çünkü yirmi dokuz yaşında ve dört çocuğu ile dul kalınca, çocuklarını korumak, rahatsız edilmemek, tacize uğramamak için tam yirmi beş yıl erkek kıyafeti ile yaşamış bir kadındı o...
Kadın dernekleri tarafından tam beş kez ‘yılın annesi’ seçilen Y.T., bir Temmuz günü Kayseri’de, hastanede hayata veda etti.
(alıntı)