Geleneğe göre, Horus’un gözü Seth adlı tanrı tarafından parçalanmıştı.

Geleneğe göre, Horus’un gözü Seth adlı tanrı tarafından parçalanmıştı.

Geleneğe göre, Horus’un gözü Seth adlı tanrı tarafından parçalanmıştı.
Geleneğe göre, Horus’un gözü Seth adlı tanrı tarafından parçalanmıştı. Menekşe Yalçın

Geleneğe göre, Horus’un gözü Seth adlı tanrı tarafından parçalanmıştı. Bu parçaları Thot adlı tanrı (ibis kuşu ile temsil edilen tanrı) bir araya getirerek Horus’u yeniden göz sahibi etmişti. Bu gözün muhtelif kısımlarını temsil eden kesirlerin toplamı 63 / 64 etmektedir. Bu sebeple, Thot’un sihir yoluyla buradaki noksanı tamamladığı Kabul edilmekteydi.

Reçete kelimesinin asıl kaynağını Eski Mısır’da aramak gerekir. “Horus’un Gözü” ya da daha bilindik adıyla “Tanrı Ra” ve onu, temsil eden “Ra’nın gözü” sembolü reçete kelimesine kökenlik etmiştir. Horus’un gözünün basit bir şekli olan R harfi, Galen’den günümüze ilaç reçetelerinde (R ya da Rp) kullanılmaktadır. Tıp tahsilinin bir kısmını Mısır – İskenderiye’de tamamlayan Galenus, hastalarına etkili olabilmek için kullandığı bazı mistik semboller yanında Ra’nın Gözü Hiyeroglifinden de bir telkin aracı olarak faydalanmıştır. Galenus’u örnek alan hekimlerde aynı yolu takip ettiklerinden, bu sembol, zamanla esas kaynağından uzak diyarlarda ne anlamı olduğu bilinmeden, daha sade çizgilerle ifade edilmeye başlanmıştır. Temelde makyajıyla zaten R harfine benzeyen Horus’un gözü şekli, çizgilerin basitleşmesiyle tamamen R harfi şeklini almıştır. Bu sebepledir ki eczacılığın Ortaçağ’da ayrı bir dal olarak ortaya çıkışıyla R ‘ye yeni bir anlam uydurulmuştur. Bu dönemde tıp dili Latince olduğundan, hekimin eczacı tarafından hazırlanmasını istediği ilaçların terkibini yazdığı reçetelere “alınız” anlamına gelen “recip” kelimesinin ilk harfi olduğu ileri sürülmüştür. Daha sonra Fransızca’nın Avrupa’da tıp dili olarak kullanılması sırasında yine aynı anlama gelen recipez’nin iki harfi Rp kullanılır olmuştur.

Horus’un Gözü, Nazar Boncukları ve Tılsımlar

Eski bir Anadolu inancının camdaki yansımaları İnsanlık tarihi boyunca, her kültürde ve dinsel inançta, göz figürü kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir… Bu figüre, Musevi, Hıristiyan ve İslam kültürlerinin yanı sıra, Budist ve Hindu toplumlarda da rastlıyoruz. Bu ortak gelenek Anadolu’nun 3000 yıl öncesine dayanan cam sanatında yeni bir kimlik kazanır. Anadolulu bir cam ustası, göz figürünün gücünü ateşin gücüyle birleştirerek yepyeni bir tılsım yaratır:

O zamandan bu yana insanlar, kötülüklerden korumak istedikleri her şeye nazar boncuğu iliştire gelmiştir. Yeni doğmuş bebeklerden, bindikleri ata, hatta, evlerinin kapılarına bile… Nazar boncuğu geleneği Anadolu’da hâlâ yaşamaktadır. Sayıları giderek azalan nazar boncuğu ustalarının hünerli elleriyle biçimlendirdiği ışıltılı göz boncukları, Anadolu’dan dünyanın dört bucağına yayılmaktadır.

Eski kültürlerde yaygın olarak rastlanan ve bizim ‘Fatma Ana’mızın Eli’ olarak bildiğimiz hamsas adlı tılsımın rengi genellikle mavidir. Bu, beş parmağın ve avuç içinin belirgin bir şekilde görüldüğü, ortasında bir göz işareti bulunan bir tür el ikonudur. Bazı kültürlerde mavi nazar boncuklarına ek olarak, hamsas tılsımları da pencere ya da kapıların kenarlarına koruma amacıyla asılır.
Tılsım Anadolu’ya geldiğinde bazı değişimlere uğramıştır. Bugün Anadolu’da her yerde görebileceğimiz nazar boncuğu Horus’un gözü kökenlidir. Horus’un gözü, bir çok toplumda yaygın bir inanışı ifade eden nazar ve göz değmesine karşı koruyucu olacağına inanılan nazar boncuklarına da esin kaynağı olmuştur.

Nazarın ve nazar boncuğunun izleri, Mısır’a M.Ö. 4800-M.Ö. 5000 yıllarına uzanıyor. Dünyadaki tüm kötülükleri gören Mısır imparatoru Osiris’in gözünün, yoksulluğu ve cehaleti uzaklaştırdığına inanılırdı. Oğlu Horus, gözlerini açtığında ortalığın aydınlandığı (iyilik) kapattığında karanlık (kötülük) olduğu düşünülürdü.
Güneş tanrısı Osiris’i öldüren Seth’den öç almak isteyen Horus’un gözü, kavga sırasında aynı zamanda amcası olan karanlıklar ve kötülükler tanrısı Seth tarafından parçalanır. Bilimlerin ve tıbbın kurucusu olan Toth parçaları toplar ve gözü eski haline getirir. Ancak 1 / 64’lük parçası eksiktir ve bu parça, Toth’un büyü ve sihir gücü tarafından tamamlanır.
Daha sonra Horus’un bu gözünü simgeleyen hiyeroglif resim, uzak görüşlülüğün, beden dokunulmazlığının ve sonsuz doğurganlığın simgesi olarak, gemi, araba mumya, vazo gibi nazardan korunması gereken gereçlerin üzerine çizilmeye başlanmıştır. Mısırlılar önem ve değer verdikleri her şeyi, koruyabilmek için üzerine Horus’n gözünü çizdiler. Bu çizimler daha sonra Anadolu’ya ulaştı ve büyük bir olasılıkla onu ilk defa Fenikeliler (M.Ö. 2500-M.S. 65) cam üzerine geçirdi.

Bugün bir nazar boncuğuna bakarken, binlerce yıldır kesintisiz devam eden bir süreci bir saniye daha ileriye taşıyoruz. Birisine nazar boncuğu hediye ederken, aslında binlerce yıldan bu yana devam eden bir geleneği sürdürüyoruz. Toth ile başlayan süreçte, kendi dilimizde yer eden deyimi seçerek, bazen inanarak bazen de turistik bir şirinlik yaparak, Anadolu’nun cam ustalarının tarihle yaşıt olan ateşle ortak çalışmasını geleceğe aktarıyoruz.

Horus Seth Geleneğe göre Horus’un gözü Seth adlı tanrı tarafından parçalanmıştı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
12 Bin TL Taksitle Ev Sahibi Olma Fırsatı Başladı!
12 Bin TL Taksitle Ev Sahibi Olma Fırsatı Başladı!
Araçlarda Alkol kilidi zorunlu oluyor: İşte şaşırtan fiyatlar!
Araçlarda Alkol kilidi zorunlu oluyor: İşte şaşırtan fiyatlar!