Bu, bazı durumlarda yapamayacaklarını biliyor olmamıza rağmen çocuklarımıza yalan söylemek ve sürekli onlara ne gerekiyorsa yapabileceklerini belirtmek değildir. Belki, yapacakları şey yaşlarına uygun değildir ya da henüz bunun için hazır değillerdir veya bu, basbayağı imkânsız bir şey olabilir. (Mesela, uçmak ya da zihinleriyle cisimleri hareket ettirmek ve buna benzer tüm çocuk fantezileri gibi...) Onlara olan güvenimiz içten ve makul olmalıdır.
Onlara güvenerek, öz güven edinmelerine yardımcı olursunuz. Bu sayede yapabileceklerine inanırlar. (Zaten bu, başarıya giden ilk adımdır). Kolayca vazgeçmezler ve onları hedeflerine yaklaştıran alternatifleri ve çözümleri ararlar, çünkü kendilerinden emin olurlar ve hedeflerine ulaşacaklarına dair inançları vardır.
6. “Seni anlıyorum.” ya da “Kendini nasıl hissettiğini biliyorum.”
Bu cümle, empatinin ve çocuklarımızın hisleriyle olan bağın bir göstergesidir ve bizim anlayışımız ile desteğimize güvenebileceklerini onlara açıkça gösterir. Hem çocuklar hem de yetişkinler için bizi anlayan birinin olduğunu bilmek kendimizi desteklenmiş, anlaşılmış ve daha sakin hissetmemizi sağlar.
Çocuklar, anlaşılmadıklarını hissettiklerinde sinirlenir ve bu sinir, oldukça olumsuz hisler beslemelerine yol açar. Bu, uygunsuz veya saldırgan davranışlar, gereksiz öfke nöbetleri, kontrolsüz ağlama ve çığlık atma gibi durumların ortaya çıkmasına neden olur. Bu, onlar için, içlerinde barındırdıkları anlaşılmama durumunu çaresizce ifade etme şeklidir.
Doğru zamanda söylenen basit ve dürüstçe bir ’’Seni anlıyorum’’, büyük bir fark yaratabilir. Onlarla benzer bir durumda olduğumuz veya benzer şeyler hissettiğimiz kısa bir hikayeyi paylaşarak bu sözü daha da etkili bir hale getirebiliriz. Böylece, her şeyin her zaman sorunsuz olmadığını ve hem iyi hem de kötü şeylerin ebeveynleri de dahil herkesin başına gelebileceğini anlayabilirler.
7. “İstediğin kadar ağlayabilirsin.”
Ağlamak, hem çocukların hem de yetişkinlerin belli durumlarda yaşadığı tamamen doğal bir süreçtir. İsteyerek yapılan bir şey değildir, öylece oluverir ve sonsuza kadar da sürmez. Rahatlamaya başladığımız an ağlamayı keseriz. Çocuklara ağlamamalarını söylemek, onlardan duygularını bastırmalarını istemektir ve bu şekilde duygularının üstesinden gelmeyi asla öğrenemezler.
’’Yürekli ol’’, ’’erkek adam ağlamaz’’, ’’bir şey yok’’ gibi oldukça yaygın cümleler, her ne kadar iyi niyetle yavrularımızın acısını dindirmek için söylenmiş olsa da oldukça olumsuz bir etkiye sahiptir. İlk olarak, ilk iki cümle birer yalandan ibarettir: Çünkü, yürekli insanlar da erkekler de ağlar ve bu, onları daha az cesur ya da daha az erkeksi yapmaz. Ayrıca evet, bir şey var. Çünkü, bir şey olmasaydı, çocuk ağlamazdı. Onlar tam tersini hissederlerken, hiçbir şey olmadığını öne sürmek, hislerini küçümsemektir.
Bu yüzden, yapabileceğiniz en iyi şey daima sağlıklı ve yapıcı bir şekilde hissettiklerini anlamanız için onlardan yardım istemek, homurdanmalarına izin vermek, onları dinlemek ve desteğinizi göstermektir. Gerek olumlu gerek olumsuz, tüm duygular ve hisler, elbette ömürlerinin sonuna kadar gündelik yaşantılarının bir parçası olacaktır.
8. “Seninle gurur duyuyorum.”
Bu, ebeveynlerin sık sık, ama bilinçli bir şekilde ve gerekli durumlarda, gösterdikleri gayreti ve kişisel gelişimlerini övmek için çocuklarına söylemeleri gereken etkili cümlelerden biridir. Elde ettikleri sonuca değil, bu sonuca ulaşmak için sarf ettikleri çabaya, yaşadıkları sürece, üstesinden geldikleri zorluklara ve vazgeçmemiş oldukları gerçeğine odaklanın. Çünkü bunlar, elde ettikleri sonuçtan bağımsız olarak, övgüye layık olan davranışlardır.
Üçüncü şahısların karşısında, çocuklarımız için hissettiğimiz gururu göstermek kolay ve normaldir: ’’Oğlum şimdiden yürüyor’’, ’’Kızım sınıf başkanı seçildi’’, ’’Oğlum çok iyi notlarla dersten geçti’’. Ne kadar küçük ya da büyük olursa olsun, onların başarıları bizi o kadar mutlu eder ki, bunları tüm dünyayla paylaşmak isteriz. Ancak unutmamalıyız ki, en önemli şey bunu, ne kadar gurur duyduğumuzu bilmeleri için çocuklarımızla paylaşmamızdır.
Hemen hemen her zaman olduğu gibi, bir şeyin azı karar çoğu zarardır. Keza bu, övgü için de geçerli. Övgü daima makul olmalı ve doğru zamanlarda söylenmelidir. Böylece, çocuğunuza daha fazla öz güven aşılar ve öz saygısını olumlu yönde artırır. Ancak, gereksiz yere yapılan aşırı övgü, çocuğunuzun kibirli olmasına ve yalnızca karşılık bekleyerek iyi davranışlar sergilemesine yol açabilir.
9. “Fikrin benim için önemli.”
Her ne kadar onlar çoğu zaman bunu anlamasalar ya da beğenmeseler de elbette çocuklarımız için her zaman en iyisini isteriz. Bu, ’’ne dersek onu yapmak zorundalar’’ ve onlara söz hakkı vermeyeceğiz veya onların görüşünü almayacağız demek değildir. Belli aile kararlarında çocuklarımızın fikirlerine de yer vermek, onların öz saygısını güçlendirir ve onları mutlu ederek ailenin etkin bir parçası olduklarını hissetmelerini sağlar.
Yetişkin hayatları karar verme üzerine kurulu olacak. Bu nedenle, erken yaşta bu beceriyi geliştirmeye başlamaları önemlidir. Eğer annemiz, düşünmemize veya söz hakkına sahip olmamıza izin vermeden sürekli bize ne yapmamız gerektiğini söylerse, annemiz gittiği anda ne yapacağımız bilemeyiz. Bu yüzden, her fırsatta çocuğunuza fikrini sorun. Mesela, hafta sonu ne yapacağınız, bir aile üyesine doğum gününde ne vereceğiniz, hangi filmi izleyeceğiniz gibi benzer durumlar hakkında fikirlerini alın.
Dikkatli bir şekilde dinlemenin yanı sıra, onları kendi görüşlerini savunmaya ve neden bunun doğru olduğunu düşündüklerini açıklamaya davet edebiliriz. Düşüncelerini paylaşmalarına izin vermek, hem onlar için hem de ebeveynler için faydalı olacaktır. Çünkü bu, kişilikleri hakkında onlara birçok bilgi sağlayacaktır.
10. “Çok teşekkür ederim.”
Ne demişler, ’’Küçük şeylerin kıymetini bilin!’’. Peki, çocuklarınıza başkalarının davranışlarını takdir etmeyi ve onlara minnet duymayı öğretmek için, onlara iyi örnek olmaktan daha iyi bir yöntem var mı? Burada bahsettiğimiz şey, sıradan kibar bir ’’teşekkürler’’ değil. Bu, görgü ve kibarlığın çok daha ötesinde bir şey. Başka bir deyişle, ’’çok teşekkür ederim’’ demek şu anlama gelir: Ne yaptığını biliyorum, yaptığın şeyin değerinin farkında olduğumu ve beni mutlu ettiğini bilmeni istiyorum. Çocuklarımıza minnettarlık gösterebileceğimiz bir sürü durum vardır:
Her gün: Çocuklarımıza teşekkür etmemiz için sonsuz sebep var: Bize ettikleri herhangi bir yardım, mesela masayı kurmak ya da çöpü çıkarmak, hatta odalarını toplamak gibi onların sorumluluğunda olan şeyler olsa bile teşekkür edebiliriz.
Gösterdikleri sabır için: Çoğu zaman biz farkında olmadan yavrularımız, markette olmak, bankada beklemek, ya da ilerlemeyen bir trafikte arabada oturmak gibi sıkıcı durumlarda sabırlı olmak için büyük çaba sarf ediyorlar. Oyun oynamak yerine orada bizimle bekliyorlar ve onlara teşekkür etmek bizim açımızdan güzel bir davranış olur.
Yukarıda sıraladığımız sebeplere ek olarak, çocuğunuzun göz bebeğiniz olduğunu, hayatınıza neşe ve renk kattığını, en kötü anlarda bile sizi gülümsettiğini, gurur ve mutluluk kaynağınız olduğunu biliyoruz ve tüm bunlar da büyük bir ’’teşekkür’’ü hak ediyor.
Çocuklarınıza bu cümlelerden en çok hangisini söylüyorsunuz? Öz saygılarını nasıl güçlendiriyorsunuz?
Spotify veya Apple podcasts üzerinden Podcast’imize üye olun ve en iyi hikayelerimizi dinleyerek kendinizi ödüllendirin!
Kaynak: https://olumlubak.club/inspiration-psychology/her-cocugun-oz-saygisini-artirmak-icin-ebeveynlerinden-duymasi-gereken-10-sey-2513067/?utm_source=tsp_pages&utm_medium=fb_organic&utm_campaign=fb_gr_turkish_minute_crafts_5&fbclid=IwAR0PQAj0E3s9OZae0EZCH0MFE1iJVOaqnl-teYiJ9t0XzU_2KgU80G2jMLI