Aradan daha birkaç gün geçmesine rağmen çocuktaki eski davranışlar yavaş yavaş düzelmeye başladı. Çocuk artık annesine karşı gelmiyor, itiraz etmiyordu. Bir hafta sonra çocuk tam da kadının istediği kıvama geldi. Kadın çok sevindi. Ayı terbiyecisine bolca dua etti. Konu komşu bu duruma çok şaşırdı. O söz dinlemeyen asi çocuk gitmiş, yerine sessiz, sakin, akıllı uslu bir çocuk gelmişti.
Öğretmeni çocuktaki bu değişikliklerden memnun oldu, kadına tebriklerini iletti.Ancak çocuktaki bu değişiklik çok uzun sürmedi.Eskiden olduğu gibi, sinirli, hırslı, öfkeli değildi belki ama bu sefer arkadaşlarının eşyalarını çalmaya, gizli işler yapmaya, göz göre göre yalanlar söylemeye başladı. Öğretmen çocuğun annesini çağırıp “Ne yapacaksınız bilmem ama çocuğunuz bir garip oldu. Artık hırsızlık yapmaya, yalan söylemeye başladı.” dedi. Kadın çok üzüldü. Yana yakıla yine ayı terbiyecisini aradı ama bulamadı. Adam oralardan gitmişti.
Kadının bu çaresiz hâlini gören, güngörmüş bir komşusu, “Üzülme” dedi, “Benim tanıdığım gönlü geniş bir âlim zat var. İstersen bir de ona durumu anlat.”Kadın razı oldu. Çocuğunu aldı, bu âlim zata götürdü.O zat, durumu dinledi, “Sen bir hafta bana bu güzel delikanlıyı getir, ben bir bakayım nesi varmış.” dedi. Kadın razı oldu.
Çocuğu getirip götürmeye başladı. Daha iki görüşmeden sonra adam çok ürktü. Çocuğun annesine dönüp “Sen bu çocuğa ne yaptın! Ben çocukta hayvan siması görüyorum.” dedi.Kadın şaşırdı, “Ben bir şey yapmadım.” dedi. Sonra hatırlayıp devam etti: “Ama bir zamanlar çok yaramazlık yapıyor diye bir ayı terbiyecisine götürüp çocuğu ona terbiye ettirmiştim. “Adam çok üzüldü.”
Be kadın, hiç hayvan terbiyecisine çocuk terbiye ettirilir mi! Hayvanlar korku ile, insanlar vicdanı ile terbiye olur. Bazen hayvanlar bağırarak, dövülerek, cezalandırılarak, ayakları yakılarak terbiye olunur. Hâlâ sahibini dinlemiyorsa, karanlık odalara hapsedilip çaresiz bırakılarak terbiye olunur. Bunlar hayvana bile zulüm iken, sen nasıl olur da kendi çocuğunu hayvan terbiye eder gibi terbiye ettirdin?” dedi.
Sonra devam etti: “Hem unutma, çocuğuna laf geçirmek değildir çocuk eğitimi. Çocuğun kalbine girip ona şefkatle tesir edebilmektir asıl olan. Hadi sen al git çocuğunu, önce kendi vicdanını duyarsızlıktan kurtar, sonra da şeker şerbet içirir gibi onu koynuna al, kendini ona ver, sarmaş dolaş ol. Sen kendini ne kadar yumuşatabilir ve ‘kuzum’ diye kendini çocuğuna bırakabilirsen, çocuğun da o kadar yumuşayıp ‘annem’ diye sana kendini bırakır.
Onun ilacı ne ayı terbiyecisi ne de benim, sadece sensin.”
Pedagog Adem Güneş