Tedavi odaları arasında çiçekler ve güneşler çizdi, sanki steril duvarlara ilkbaharı boyamaya çalışıyormuş gibi. “Yine parka gideceğim,” derdi hemşireler ona nasıl hissettiğini sorduklarında.
Satın alınamayan bir dilek
Bugün, onun altıncı doğum günü. Ama istediği oyuncaklar ya da balonlarla bir parti değil. İstediği, kelimeler — küçük, sıcak, samimi. Biri ona “mutlu doğum günü” desin, tanımadığı birisi bir anını ayırıp sağlık dileğinde bulunsun.
Onun için her nazik kelime, karanlıkta küçük bir ışık gibi, yalnız savaşmadığını hatırlatan bir işarettir.
İleriye doğru ışık
Son kemoterapi damlası yavaşça kanına karışırken, bir bölüm kapanıp diğeri başlıyor gibi hissedilir. Artık parklara, bisikletlere ve kahkahalara geri dönme zamanı. Ama yol hâlâ uzun ve belirsizlikle dolu.
İşte bu yüzden, ailesi bu günü küçük de olsa bereketle doldurmayı umuyor, çünkü onun için yazılan her kelime, bu gece bir masal gibi okunacak ve okunacak, umut dolu bir “iyi geceler” hikayesi gibi.
Ve belki de bu, hepimizin verebileceği tek şeydir: bir kelime, bir gülümseme, bir düşünce. Çünkü biz, onun bedenindeki izleri silemesek de, kalbinde taşıdığı acıyı iyileştirmeye yardımcı olabiliriz.